#

Siyaset

Erdoğan: Ses kayıtlarını dinledim, insanın hakikaten yüreği ağzına geliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında soruları yanıtladı. Erdoğan, bu ayın 14’ünde Soçi’de Putin ile görüşeceklerini açıkladı. Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili olarak gizli tutulan ses kayıtlarını dinlediğini açıkladı ve “Bu operasyonu yapan adli tıp operasyonu bir yarbay olduğu belli. “Ben kesip biçmeyi iyi bilirim” diyor. İnsanın hakikaten yüreği ağzına geliyor” dedi.

İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

“SURİYE HALKI KENDİ TOPRAKLARINA DÖNME İMKANINI BULSUN”

Sayın Putin’le İstanbul zirvesini andık. Sayın Putin ile ayın 14’ünde Soçi’de bir araya geleceğiz. Temenni ediyorum ki bu güzel bir işe yeni bir anlam kazandıracak. Suriye’deki mâlum bu süreç, Cerablus, Afrin, İdlib her geçen gün daha iyiye gidiyor. Geri dönüş başlayan bu bölgelerde Suriye halkı kendi topraklarına dönme imkanını, fırsatını bulsun.

“İSTANBUL’DA ÇÖP DAĞLARI VARDI, SU YOKTU, ÇUKURLAR VARDI”

Bir yerel seçime gidiyoruz. Bu yerel seçimde genel seçimin etkisi olur mu, olmaz mı, diye soracak olursanız tabii ki olacak. Özellikle bu dönemde dikkat edilirse halkımızın sıkıntıya düştüğü ve siyasi hareketlerin de üzerinde pek durmadığı bazı sıkıntılar var. Yerel yönetim dediğinizde akla ilk gelen çevredir, temizliktir. Ben 94 seçimlerine çöp, çukur, çamur diye girdim. İstanbul çöp, çukur ve çamurdan çok çekmişti. Çöp dağları vardı, çukurlar vardı. Temizlik yoktu, su yoktu, hava kirliliği almış başını gidiyordu. İlk defa oy kullanacak gençler bunu bilmez.

“İSTANBUL’DA DOĞALGAZ OLMAYAN SEMT VE EV KALMADI”

İstanbul’da o dönemde yaşadığımız belediye için su konusuydu. Ben belediyeyi CHP’den almıştım. İstanbul’un doğru dürüst doğalgazı yoktu. Ben belediyeden ayrıldığım zaman 1 milyon 240 bin konuta doğalgaz getirmiştik. İstanbul’un havası temiz hale geldi. İstanbul’da doğalgazın girmediği semt, ev neredeyse kalmadı. İGDAŞ İstanbul’da çok büyük bir belediyecilik hizmeti ortaya koydu. İSKİ tankerleriyle maalesef bazı yerlere su taşınıyordu. Daha sonra ne oldu? Su istasyonları kuruldu. Bir endüstri oluştu. Oralardan gidip paralarla su alınırdı, küvetler parayla alınan sularla dolduruldu. CHP İstanbul’da bunları yaşattı. Biz 1 yılda bu işi ortadan kaldırdık.

“İSTANBUL’DA O DÖNEMLERDE HERKES MASKEYLE DOLAŞIYORDU”

O günlerde bir gazete maske dağıtıyordu. Hiç unutmuyorum. Bu maskeler o zaman dağıtıldı. Hava kirliliği vardı. Herkes maskeyle sokağa çıkıyordu. Böyle bir dönemi yaşadık biz.

“EĞER BUNU BAŞARAMIYORSANIZ HALK SİZİ TAŞIMAYA MECBUR DEĞİL”

Demokrasi yerelde başlar. Bir siyasi hareket kendini demokrasi mücadelesi veriyorum diyorsa önce yerel politikayı başarması lazım. Yerel halkla kucaklaşma, halkla bütünleşme yeridir. Orada bir defa eliniz değecek. Elektrik vereceksiniz, elektrik alacaksınız. Bunu başaramıyorsanız halk sizi sırtında taşımaya mecbur değil. Ümraniye’de patlayan çöplükte insanlar öldü. Bunun hesabı sorulmadı. Neymiş grevdeymiş, ne demek? Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım. Haliç’in kenarında bir yerde doğdum.

“ŞİMDİ O MALUM YERDEN GÜZEL BİR ESER MEYDANA GELDİ”

Haliç’te koku tahammül edilir gibi değildi. Haliç’in içinde adacıklar oluştu.Biz o adacıkların arasından sandallarla giderdik. O zaman Sütlüce’de şu anda Haliç Kongre Merkezi’nin olduğu yerde kesimhaneler vardı. Orada uykuluklar satılırdı, sakatatlar satılırdı. Şimdi o malum yerden böyle güzel bir eser meydana geldi. Biz Haliç’ten ta Alibeyköy’e 2,5 trilyon metreküp çamur taşıdık. 9,5 kilometre boru hattı kurduk ve oradan çamuru Alibeyköy’deki o taş ocağına pompaladık, orada süzdürdük. Çamuru çökertildi, suyu tekrar Haliç’e pompalandı.

“ŞİMDİKİ GENÇ KUŞAK HALİÇ’İN GEÇMİŞİNİ BİLMİYOR”

Boğazın suyunu Haliç’e bağladık. Neden? Haliç’e biz eğer o dağları delerek Boğazın suyunu aktarmasaydık, şu andaki Haliç’i yakalayamazdık. Çünkü o durgun su eski haline dönecekti. Şimdi devir daimle yukarıdan geliyor. Böylece orada balık avlanabilir hale geldi. Bunu AK Parti iktidarı olarak biz yaptık. Veysel Eroğlu bakanımızın ciddi emekleri var. O zaman benim İSKİ Genel Müdürümdü. Prof. Adem Baştürk hocamızın ciddi emek ve katkıları var. Dertli olmanın bize verdiği güçle, imkanla bunları başardık. Bu iş aşk işidir, varsa aşkınız yaparsanız. Şimdi yeni kuşak Haliç’in böyle bir geçmişi olduğunu öyle zannediyorum ki, bilmiyor.

“LONDRA ASFALTININ ALTINDA HİZMET VAR ÜSTÜNDE YOKTU”

Yuvacık Barajı, birçok suistimallere, skandallara neden oldu. Orasını da CHP’den biz devraldık. Şimdi İstanbul’un ilçeleri modern Güngören, Bağcılar, Esenler oldu. Şimdi bunu yeni kuşağın bilmesi lazım. Oranın halkı bunu büyük oranda biliyor. Çünkü anneleri, babaları biliyor. Londra asfaltının altında hizmet var, üstünde yoktu. Onun için 94 ruhunu, CHP dediğimiz zaman çöp, çukur, çamur akla gelir. Ben bunu kastediyorum. AK Parti de bunlardan arınmak anlamına geliyor.

“SUAT ABLA, MÜŞERREF ABLA ALIP BİZLERİ YIKARDI”

Belediyecilik işi gönül işi. Bütün adaylarımıza şunu söylüyoruz. Biz insanoğlu topraktan uzak olmamalı, toprağa yakın olmalı diyeceğiz. Şu anda 50 kat, 60, kat, 70 katlı mimari aslında bizim medeniyet ruhumuza uygun değil. İnanın o dikey mimaride oturanlar birbirini tanımaz. Ama ben doğduğum, büyüdüğüm mahallede bizim komşularımız Suat Abla, Müşerref Abla, onlar bizi bırakın tanımayı, bizi çamurlandığımız zaman, kirlendiğimiz zaman alıp yıkarlardı. Annem rahmetli onların çocuklarını yıkardı.

“YENİ MİMARİNİN YANINDA MUTLAKA MİLLET BAHÇESİ OLMALIDIR”

Biz TOKİ’yle yatay mimariye doğru bir yönelişimiz var. Artık o devir bitiyor. Bunu başaracağız. Bazı yerlerde arazi, arsa sorunu var. Oralarda bile zemin artı 4, bilemediniz zemin artı 5 olmalı. Daha fazla olmamalı. Arsamız var, arazi imkan veriyorsa bu işi daha da düşürmemiz lazım. Mesela zemin artı 3 olsun. Seyrek olsun, hava sirkülasyonu konusunda sıkıntı olmasın. Orada hepsinden önce millet bahçesi olsun. Orada oturan komşular hep beraber o millet bahçesinde icabında pikniklerini yapabilsin.

“SELÇUKLU MİMARİSİ BİR BAŞKA GÜZELLİK”

Arazi, arsa bu noktada işe müsaitse oralarda çok daha rahat yapılacaktır. Allah rahmet etsin Turgut Cansever hocamız vardı. O dikey mimariye çok ama çok karşıydı. Belediye başkanı iken onunla zaman zaman muhabbetimiz olurdu. O bu konuda hassasiyetlerini anlatırdı. Mesela ibadethane, çarşı, okulu merkeze alan bir kamusal hizmet binalarıyla beraber, planlama olayı, farklı bir şehircilik ortaya koyacaktır. Etrafında gelişen mimari çok önemli. Oradaki güzelliği hele hele geçmişteki mimari üslubu orada kullanacak olursanız, ben burada Selçuklu mimarisiyle bir başka güzellik olacak.

“ŞEHİR HAKLARI SADECE İSTANBUL’DA DEĞİL TÜRKİYE İÇİNDİR”

Şehri oluşturan halkın da içinde olduğu bir meclisin oluşması belediyelerimizin bu noktada seçici davranmak suretiyle orada yaşayan insanlardan oluşan, zaman zaman onları bir araya getirmek suretiyle bir şehirli hakları bildirgesi hazırlamalı. Bu şehirlilerimizi kapsayan genel halklar bildirgesinden ibaret olabilir. İkincisi her şehrin özel şartlarını ihtiva eden karşılıklı sorumluluklar, haklar yer alabilir. Bu tabii Türkiye için, şehirlerimizin için, özellikle de büyük şehirlerimiz için çok önemli bir adım olacaktır.

“DÜNYADA ÖYLE ŞEHİRLER BİLİYORUM Kİ TEMİZLİK REZİLLİK!”

Habitat 2’nin sonuç belgesinde İstanbul, dünyanın en temiz ikinci ülkesi olarak kayıtlara geçmişti. Bir taraftan bizim medeniyetimizde, dinimizde temizlik imandandır diyeceğiz, ondan sonra temizlik olmayacak. Onun gereğini yaptık. Habitat da o noktada hakkımızı verdi ve sonuç bildirgesine koydu. İstanbul genelinde bu başarıyı sürdürüyor. Dünyada öyle şehirler biliyorum ki, rezillik. Gitmediğim, görmediğim şehirler artık çok az.

“SOKAĞA SİGARA İZMARİTİ, PAKETİ ATMAK KUL HAKKIDIR”

Karayollarını zaman zaman çok sıkıştırıyorum. Vatandaşımızın da hassasolması lazım. Karayollarında pet şişeyi içip, yolun bir kenara atıyor. Bizim mayamızda böyle bir şey yok. Bunu yapmamalısın. Bu şehirler, bu yollar bizim. Allah rahmet etsin Mahir İz hocamız vardı. Bir gün sohbetinde bir arkadaşıyla beraber Saraçhane kemerinde Unkapanı’na doğru iniyor. Önde giden birisi, bizi izleyenlerin affına sığınıyorum, afedersiniz yere tükürüyor. Hoca yanındakine diyor ki, “Bu yaptığı kul hakkıdır. Arkadan gelen birisi iç geçirse kul hakkıdır” diyor. Sen şimdi kalkıp sigaranı içeceksin izmaritini, paketini atacaksın. Bunların hepsi kul hakkıdır. Çöpçünün görevi doğal pisliği temizlemektir, onun dışındakileri değil.

“ÜMRANİYE VAHŞİ DEPOLAMAYDI! ORAYI SPOR TESİSİNE ÇEVİRDİM”

Eşim sağolsun bu konuda devrede. Genelkurmay’la konuştu, TSK da devreye girdi. Bu atıkların bu şekilde ayrışması bize birçok şey kazandıracak. Zaman içerisinde özellikle bundan enerji üretimini de. Ümraniye vahşi depolamaydı. Orası patladı 39 kişi öldü. Sonra ben orayı spor tesisleri haline getirdim. CHP’den aldık bu hale getirdik. Aramızdaki fark bu. Sıfır atıkla başlayan bu süreci sürekli gündemde tutuyoruz. Hem enerji, hem enerji dışı olarak faydalanacağız. Şu parklar, bahçeler vs. buraları kalkıp da süni gübreyle gübrelemesini yaptığınızda bunun çok tehlikeleri var.

“PİLOTA İLK ETAPTA NEREYE İNECEĞİMİZİ SÖYLEMEMİŞTİM”

15 Temmuz olayının ortaya konması lazım. 15 Temmuz’un ruhunda ne var? Gerçekten milliyetperver, vatansever olanlarla milletin düşmanı, vatanın düşmanı olanların mücadelesi var. Cumhurbaşkanı olarak o akşam İstanbul’a girdiğimde bir taraftan F16’lar üzerimizde gidip geliyorlar, bir taraftan helikopterler. Havalimanı ele geçirilmiş. O zaman sağolsun Emniyet Müdürü ve Valimiz o kuleyi boşalttılar. Kuleyi boşaltmak suretiyle biz yere indik. O anda inişimiz klasik olmadı. Tur atıyoruz, son ana kadar İstanbul’a mı, Ankara’ya mı ineceğimizi pilota söylemedim. Aslında kendi hesabımı yaptım. Oraya geldik. “istanbul” deyince pilot böyle bir sıkıntı olabilir dedi.

İniş ve kalkış noktasında çok rahat, seri hareket edebilen bir uçak. Dolayısıyla “Sen bunu başarman lazım” dedim. Farklı araçları piste koymuş olabilirler. “Sen ayd ınlatmalarınla bu işi çözeceksin” dedim. Benim kararlılığımı görünce indi. Üzerimizdekiler F-16’lar, helikopterler dolaşıyor. Çağrımıza halkım, milletim olumlu cevap vererek, havalimanına doluştular. Berat Bey, kızım, ailem yanımdalar. Beraber indik O andaki halet-i ruhiyeyi düşünün. 15 Temmuz’da Bay Kemal havalimanına gelmiş. Tankların arasından geçip Bakırköy’e gitmiş. Ben bilmiyorum, sonra öğrendik. Bay Kemal geldi ve çıktı. Bakırköy Belediyesi’nden gelişmeleri takip etmiş.

“O GECENİN KATILIMCILARI AK PARTİ TABANI İLE MHP TABANIDIR”

Kendileri diyor ki, “benim haberim olsaydı, beklerdim” diyor. Biz çağrımızı, davetimizi yapmıştık. O gecenin katılımcıları AK Parti tabanı ile MHP tabanıdır. Ben her zaman bir şey söylüyorum. Bizim MHP ile azami müştereklerimiz var. Diğerleriyle böyle bir müştereğimiz yok. Diğerleri ise bırakın azami müşterekleri CHP’nin HDP ile azami müştereği olabilir. Ama ne İYİ Parti’yle, ne Saadetle böyle bir birlikteliğinin olabileceğine ihtimal vermiyorum. Ama çıkar hesapları onları bir araya getirmiştir. Sayın Bahçeli ‘zillet’ diyor ben de ‘illet’ ittifakı diyorum. 7 Ağustos’tan itibaren başlayan bir ittifak bu.

7 Ağustos’ta ben kendisini davet ettim. Gelmeyeceğini bildirdiler. Cuma akşamı kendisine baskı yapılınca son anda geleceği bildirildi. Bunu da herkesin bilmesi lazım. Ondan sonra Yenikapı ruhuna ters hareket yapmaya başladı. Bunu da milletin bilmesi lazım diye düşünüyorum. Burada ortak beka kaygımız var. Gelecekle ilgili müşterek birçok değerlerimizi ortaklaşa ortaya koyabiliyoruz. Bizim bu ittifakımız temenni ve duam odur ki inşallah pazara kadar olmaz, mezara kadar olur. Bizim birliğe, beraberliğe her zamankinden fazla ihtiyacımız var.

“SAADET PARTİSİNİN BUNLARLA İŞ TUTMASININ İZAHI MÜMKÜN DEĞİL”

Herşeyi açık konuşalım. HDP eşittir PKK. Eşittir YPG, eşittir PKK. Bunu saptırmanın anlamı yok. Gerçek ortada.Bunu zaten başlarındaki kişiler açık açık söylüyorlar. Bunlar kongrelerinde bile ne bayrağımızı asmışlardır, ne İstiklal Marşımızı söylemişlerdir. Bizim kültürümüzde, derneklerin, resmi kurumların bu tür şeylerinde İstiklal Marşını okumak zillet midir, bir şereftir. O şeref de şerefli olanlara yakışır. Zorla korku belasına bakıyorsunuz bir tane ufak bayrağını kongrede bazen birileri uyarırsa asıyorlar. Böyle bir şeyi yapmazlar. CHP’nin onlarla beraber olması zaten anlatılıbilir değil. Hele hele Saadet Partisi’nin bunlarla iş tutmasının izahı mümkün değildir.

“BİZ TERÖR KORİDORUNU OPERASYONLARIMIZLA ORTADAN KALDIRDIK”

Türkiye’nin kuzey Suriye politikası, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve bu noktada siyasi birliğini esas alıyor. Soçi’de başlayan, Ankara’da, Tahran’da devam eden çalışmalarda buna vurgu yaptık. İstanbul Zirvesi’nde de Rusya, Türkiye, Fransa, Almanya dörtlü zirvesinde buna yine vurgu yaptık. Aynel Arab’tan, Kamışlı’ya giden koridoru güvenli bölge olarak ele alıyoruz. Bazıları bunu tampon bölge olarak değerlendiriyor. Sayın Trump’ın de belirttiği gibi 30-32 kilometre. Aslında burayı YPG terör koridoru olarak kullanmak istedi. Biz gerek El Bab, gerek Cerablus ve Afrin operasyonuyla bunu ortadan kaldırdık.

“GEREK RUSYA GEREK BİZ MÜNBİÇ’TE BİR ADIM ATILDI”

Şu anda süreç kararlı bir şekilde devam ediyor. Şurada Münbiç var. Sıkıntı var. Münbiç’in halkı yüzde 85-90 Araptır. Burada öyle operasyonlar yapıldı ki, Münbiç’in asli yapısı bozuldu. Buraya YPG yani PKK girdi. Obama o zaman bana söz verdi, biz burayı bunlardan boşaltacağız, dedi. Böyle bir şey olmadı. Sayın Trump geldi. O da bunu yapacaklarını söylediler. O zaman bir yol haritası noktasında bazı adımlar atıldı. Daha sonra öyle bir adım atalım ki, yol haritası, takvim belirleyelim dendi. 90 günlük takvim gündeme geldi. Peki böyle bir şey oldu mu? Ne yazık ki olmadı. 90 gün 6 ay, 8 ay oldu, maalesef olmadı. Şimdi bazı emarelerini görür gibiyiz. Gerek Rusya gerekse biz buradaki devriye olayını bir çözüme kavuşturalım. Şu anda böyle bir adım atıldı.

“MÜNBİÇ MESELESİNDE OLUMLU BİR GELİŞMENİN OLDUĞUNU ÖĞRENDİK”

Arap aşiretleri bizi kurtarın diyorlar. orası adate bir kilit noktaya geldi. Biz şimdi burada bu adımı atabiliriz diyoruz. Sayın Trump da bu konuda kararlılık ortaya koyuyor. Rusya’ya gidip dönen heyetteki arkadaşlarımızla bir görüşme yaptık. Hulusi Paşayla görüştük. Şu anda olumlu bir gelişmenin olduğunu öğrendik. Temenni ederim ki, oradaki örgütler burayı terkederler ve buranın asli sahipleri gelip topraklarına yerleşirler. 300 bin civarında Suriyeli topraklarına döndü. Buralar boşalınca buraların halkı da topraklarına dönecek. Sürekli bizim topraklara geliş değil, dönüş başladı. Şimdi atılacak adımla da bunun planlamasını yapacağız.

“BİRİLERİ ABD’NİN ÇEKİLMESİNİ KAŞIMA DURUMUNDA KALIYOR”

Ayın 5’inde Washginton’da bakanımızın katılımıyla bir toplantı olacak. Ardından Soçi’de bir görüşmemiz olacak. Temenni ederim ki en kısa zamanda akl-ı selim galip gelir, herkes bulunması gereken yerde görevini ifa eder. Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duymak çerçevesinde bu adımları atarız.Birileri ABD’nin çekilmesini kaşıma durumunda kalıyor tabii bunlar da sürüncemede kalıyor.

“O OPERASYONLARI YAPMASAYDIK BUNLAR AKDENİZ’E İNECEKTİ”

Bunların asıl amacıa en doğudan en batıya doğru, Afrin’in kuzeyinden Akdeniz’e inmekti. Terör örgütleri Afrin’de baktılar ki olacak gibi değil, Afrin’den çıkma kararı aldılar. Eğer o operasyonları sağlam yapmasaydık, bu terör örgütleri oradan Akdeniz’e ineceklerdi.

“DÜŞMANINIZ DAHİ OLSA İPİ TAMAMEN KOPARMAYACAKSINIZ”

Şu anda Suriye ile bizim alt düzeyde dış politika yürütülüyor. İstihbarat örgütleri bu noktada illa liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız havasında olamaz. Liderler çoğu zaman devreden çıkabilirler, istihbarat örgütleri bunu değerlendirir. Düşmanımız dahi olsa ipi tamamen koparmayacaksınız. Olur ki o ip size bir gün lazım olabilir. Bu geleneği siyasi tarihimizden baktığımızda değerlendirmek durumundayız. Biz Afrin’e, İdlib, Elbab’a, Cerablus’a girmişsek bu yatırımları yapıyorsak birilerinden bir şey gelecek için değil.

“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ÇOK CİDDİ PETROL KAYNAKLARI VAR”

Biz nerede petrol var, nerede yok ona bakmıyoruz. Öyle yerler var ki ciddi manada petrol kaynakları var. Ama bize ne gelir, ne gelmez onun üzerinde durmuyoruz. Kuzeyde Ebu Kemal denilen bölgede, Rakka’da bu civarlarda petrol yatakları var. Buradan gerek terör örgütleri ham petrol ilkel seviyede rafine edip, bunları satıyorlar. 750 milyon dolar gibi buralardan elde ettikleri gelir var. Bütün mücadeleyi bunlar bu şekilde bugüne kadar yürüttü. Farklı yerlerden kaynaklar da var. Biz kararlı şekilde bu mücadelemizi sürdüreceğiz.

“SAVAŞ MUHAREBE ORTAMINDA ŞU TARİHTE ŞU DİYEMEZSİNİZ”

Sayın Trump’ın Fırat’ın doğusundan çekiliyoruz, çekileceğiz sözü var. Umarım bu kısa zamanda olur. Çünkü biz tehdit altında yaşamak istemiyoruz. Savaş ortamı, muhaberede bunlarda kalkıp da şu tarihte şu, şu tarihte şu konuşulmaz. Münbiç’te 90 gün neredeyse 9 ay oldu. Şu niye çıkmıyorsun diye kalkıp da buraya operasyon yapacak durumda değilsiniz. Hepsinin bir maliyeti var. Hem insan hem de diğer maliyeti var.

“AMERİKAN SİLAHLARINI ORADAKİ SİVİL HALKTA GÖRMEK MÜMKÜN”

İstihbaratımızın verdiği Irak tarafından 23 bin silah, araç ve gereç girmiş. Bunların çekimleri TRT’de de var. Buralardan izliyoruz. Yakalanan silahlar var. Bunlar Amerikan silahları yoğun bir şekilde. Bir de piyasada bunun satışını yapıyorlar. Bu çok yaygın bir şekilde sadece teröristlerde değil oradaki sivil halkın elinde de Amerikan silahlarını görmek mümkün.

“BİZ GÜVENLİ VE TAMPON BÖLGEYİ SİZLERLE YÖNETEBİLİRİZ AMA…”

Biz bir defa koalisyon güçlerine güvenmeyiz. Geçmişteki tecrübelerimiz bunu teyid ediyoruz. Bu konuda samimiyseniz, biz madem ki NATO’da beraberiz, stratejik ortağız, bu kanton bölgeyi Türkiye’ye teslim edeceksiniz. Biz buranın güvenliğini sağlarız. Biz güvenli bölgeyi, tampon bölgeyi sizlerle yönetiriz, sıkıntı yok. Ama biz bu bölgeyi koalisyon güçlerine terk edemeyiz. Bizim güvcende yaşamamız lazım.

“FETÖ ELEBAŞINA GÜNÜMÜZDE HALA TAPANLAR VAR”

Terörist başı Pensilvanya’da. Biz bunun verilmesini defalarca vurguladık. Artık başka şüpheler devreye girdi. Orada FBI devrede.Bazı çalışmalara bizler de tanık olduk. Temenni ederim ki buradan artık bir karar çıkması sağlanabilir. Bunların kongrede ayakları var. FETÖ’ye gönül veren vatandaşlarımız hala bu hassasiyeti anlamamalarını anlamak mümkün değil. Bunlar adeta tapıyorlar, sıkıntı burada. Yani bunu müceddit ilan ediyorlar, haşa neredeyse uluhiyet yüklüyorlar. Belki bize ağır olacak, zor olacak ama bunu söylemek zorundayız. Buna hala körü körüne inanan, arkasından giden, haşa tapan insanlar gerçekleri öğrensinler, takip etsinler ve ‘acaba’ sorusuna onlar cevap arasın.

“BİZİM GEZİ OLAYLARININ ARKASINDA SOROS VAR”

Bu sorgulamayı ilerlettikçe, ABD’dekiler zora giriyor. Biraz daha bizim yanımıza kayıyorlar. Dünyadaki birçok ülkede bunların lider pozisyonundakilerini teslim etmeye başladılar. Mesela Azerbaycan’da sağolsun Aliyev kardeşim bize teslim etti. Yine Kosova’da öyle. Şimdi Soros neyle anılıyor, parasıyla anılıyor. Adam parasıyla ülkelerde darbe yapıyor. Bizim Gezi olaylarının arkasında yine o var. Bunu söyleyince birileri bunu farklı yerlere kanalize ettiler. İlla Soros’un aktif olması şart değil, bunun maşaları var. O maşalara karşı Türkiye’de savcılık harekete geçince birileri rahatsız oluyor.

“FETÖ’YLE İLGİLİ DAHA ÇOK OPERASYONLAR OLACAK”

Biz FETÖ olayına 2010’dan sonra tam manasıyla vakıf olabildik. Biz bunların bu şekilde ihanet içinde olmasını doğrusunu hiç düşünmedik. Daha yapılacak çok operasyon var. Devletin içinde, kurumlarda, polisimizde, askerimizde, her yerde var, var oğlu var. Bu adeta metastas yapmış.

“CEMAL KAŞIKÇI OLAYINDA İKİ ÖNEMLİ NOKTA VAR”

Kaşıkçı olayı gerçekten ciddi manada rahatsızlık veren bir olay. 15 Suudi ajanın iki uçakla buraya gelmiş olması. İstanbul’da bir grubun daha önceden gelip tedbirler alması. Sayın Kaşıkçı’nın oraya gittiğinde Salı günü geldiğinde malum operasyonun yapılmış olması, nişanlası içeri alınmadı malum. Olayda iki şeye dikkat çekmek isterim. Bir tanesi Suudi Dışişleri Bakanı, yerli işbirlikçilerle yaptık diyor. Veliaht prens ne diyor, “Başkonsolosluktan çıktı” diyor. Kimseyi aldatmaya gerek yok. Dışarı çıksa nişanlısıyla beraber ayrılırdı. Adil Cüneyt, yerli işbirlikçi diyor. O zaman isim ver. Sonra ne oldu, biz üzerine gidince Dışişleri Bakanı’nı görevden almak durumunda kaldılar.

“KAYITLARI DİNLEDİM ‘BEN KESMEYİ İYİ BİLİRİM’ DİYOR…”

Şu anda hayatta olmayanlar var. Bazı duyumlarımız var, bazılarını götürmüş olabilirler. Trafik kazası kurbanları da olabilir. Sistem çok garip çalışıyor. Bizim özellikle dost bildiklerimizden bizi bilgilendirmeyecek misiniz diyenlere istihbaratımızın kapısını açtık, onları buyur ettik. Ben dinledim. Kendi istihbaratçısı diyor ki, “Bu bir felaket, bunlar morfinlenmiş” diyor. “Sağlıklı biri yapamaz” diyor. Bu operasyonu yapan adli tıp operasyonu bir yarbay olduğu belli. “Ben kesip biçmeyi iyi bilirim” diyor. İnsanın hakikaten yüreği ağzına geliyor. Bu vahşet karşısında hala ben Amerika’nın sessizliğini anlayamıyorum. CIA ve Başkanı da kongrede bunu anlattı. Dönem istihbarat başkanı kongrede 7 senatöre bunu anlattı. Biz diyoruz ki herşey ortaya çıksın. Neyi gizliyorsunuz, neden gizliyorsunuz.

“BU İŞİN FAİLLERİ İLK GELEN 15 KİŞİLİK EKİBİN İÇİNDEDİR”

Böyle bir vahşeti ortaya çıkarmak bizim görevimizdir. Bu iki uçakla gelenler bu işin failin kim olduğunu bilmez mi? İşi bitirdiler, uygulamayı yaptılar, kaset de bizde, ondan sonra çıkıp gittiler. Bu işin failleri ilk gelen 15 kişi içinde. Planlamayla beraber 22’nin içinde. Suudi yönetimi bunun cevabını mecburdur. Eğer hassasiyetleri varsa. Kaldı ki aynı zamanda bir Suudi vatandaşı. Biz tabii dünyada darbe yapanları görüyoruz, Mısır’da darbeyi yapanlar. Kaşıkçı’yı katleden zihniyetin bunlardan bir farkı yok.

“ENFLASYON GEZİ OLAYLARIYLA BİRLİKTE TIRMANIŞA GEÇTİ”

Ekonomik alandaki saldırı ilk değil. Bu saldırının benzerini geçmişte de yaptılar, 2008’de yaptılar. Benim o meşhur ‘teğet geçme’ sözüm vardı.Ben halkıma özellikle seslenmek istiyorum, bir defa bu ülkede görev üstlendiğimiz zaman Türkiye’nin milli geliri neydi, şu anda milli geliri ne? Buna baktığımızda nereden geldiğimiz ortada. Kişi başına milli gelirden 3 bin 500 TL’den 10 bin küsura kadar çıkardık. Biz bu ülkede 10 bin 602 dolar gibi seviyeyi yakaladık. Enflasyonda da yüzde 7’lere düşmüştük. Faiz oranları 4,6’daydı. Gezi olaylarıyla enflasyon çift haneye çıktı. Son gelen aşama politika faizi 24’e düştü. Temennim o ki, şu anda Merkez Bankası’nın bazı açıklamaları var. Hazine ve Maliye Bakanımızın açıklamaları var. Bu açıklamalar tahmin olmaktan öte gerçek hale gelir.

“DEMEK Kİ DÜNYA GİDECEK YER OLARAK TÜRKİYE’Yİ GÖRÜYOR”

Biz ekonomide ayakları yere sağlam basan ülkeyiz, hayali değiliz. Yatırımlarımızla yolumuza devam ediyoruz. Şu anda Borsa İstanbul ciddi manada pik yaptı. 100’ün üzerinde. Demek ki dünya gidecek yer olarak Türkiye’yi görüyor ve buraya geliyor. İhracatımıza bakıyoruz göreve geldiğimizde 36 milyar dolar ihracatımız varken şu anda 168 milyar doların üzerine çıktı. Sizde güç varsa, potansiyel varsabunu yaparsınız.

“İSTİHDAMDA 33 MİLYAR GİBİ TARİHİ BİR SAYIYA ULAŞTIK”

Savunma sanayinde çok ciddi adımları gerçekleşiyor. Burada beyaz yakalı dediğimiz beyin takımı var. Siz dışarıya ithalle para aktaracaksanız, bunu bizzat kendiniz yapıyorsanız, savunma sanayinden elde ettiğimiz imkanlarımız var. Turizmde bizim şu anda 50 milyon yabancı turist, 6 milyon da yerli turist dışarıdan Türkiye’ye geldi. 2018’i böyle kapadık. Mali noktada 30 milyar dolar turizmden bir gelir elde ettik. Bunlar da Türkiye’nin nereden nereye geldiğini gösteriyor. İstihdamda 33 milyona yaklaşan işgücü arzıyla tarihimizin en büyük rakamına ulaştık.

“ŞU ANDA RUS TURİSTLER ALMAN TURİSTLERİ GEÇMİŞ DURUMDA”

Şu anda Turizm Bakanı arkadaşımız da işin içinden geliyor. Biz ucuz turizm anlayışında değiliz. Şimdi Rusya birinci, Almanya ikinci sıraya düştü. Rus turistler gerçekten ülkemizi seviyorlar.

“BİZİM DEVLET OLARAK SAĞLIKLI VE UCUZ ÜRÜN YEDİRMEK AMACIMIZ”

Hal Yasası konusundaki yasayı devam ettirmekte kararlıyız. Arada ne kadar aracı, komisyoncu olursa o zaman üretici ile tüketici arasındaki bu istasyonlar maliyeti arttırıyor. Diğer olay Hal Yasası ile beraber araçlar devreye girecek, büyük şehirlerimizde modern haller kurulacak. Ürünlerin sağlıklı şekilde halka ulaşması sağlanacak. Kusura bakmasınlar birileri maalesef biz biliyoruz ki, benim vatandaşım, tarımla uğraşan halkım domatesi 2-3 TL’ye satıyor, öbür tarafta 8-9-10 liraya satıldığını görüyoruz. Bu nereden kaynaklanıyor? Aracıdan tefeciden kaynaklanıyor. Bizim görevimiz halkına hem sağlıklı ürün yedirmek hem de daha ucuza ürün yedirmektir.

“ASKERLİK İLE İLGİLİ DÜZENLEMEYİ KISA ZAMANDA AÇIKLARIZ”

Şu anda nihai noktayı Milli Savunma Bakanlığımız koymadı. 3-6-9-12 gibi sıralamanın üzerinde duruluyor. Bedelliyi buna koymuyorum. Yedek subaylıktan, astsubaylığa kadar herşey değerlendiriliyor. İnanıyorum ki, halkımızı, gençliğimizi çok daha rahatlataccak. Kısa zamanda zannediyorum açıklarız.

“BAŞAKŞEHİR ÇOK BAŞARILI GİDİYOR ONUNLA ÖVÜNÜYORUM”

Buralarda bir egemen mantık olmasın dedik. Onun için de Türkiye’de futbolu ülkemizin dört bir yanına altyapı noktasında eşit oranda dağıtalım. Herkes aradığını orada bulsun. Sonuçta Süper Lig’de oynayan takım sayısı 18. Belli takımlar var ki, belli ağırlığı olan takımlar. Takımlar biraz da seyirci potansiyeliyle anılıyor. Onlar da o seyirciyi yakaladığı için de. Başakşehir çok çok başarılı gidiyor. Onunla övünüyorum. Belediye başkanlığı döneminde kurduk. Buralara kadar geldik. Çok ciddi bir seyircisi yok. Başakşehirliler’e sesleniyorum, “Siz niçin maçları seyretmiyorsunuz?” diye. Gayet güzel stadları var. Biraz yavaş yavaş artışa başladı. Bugün deplasmanda kazanmış.

“FENERBAHÇE GALİBİYETLERLE TEHLİKELİ BÖLGEDEN UZAKLAŞTI”

Fenerbahçe de uzun bir ayrılıktan sonra arka arkaya şimdi galibiyet almaya başladı. Bir tırmanışa geçmiş oldu. Tehlikeli bölgeden çıktı. Tehlikeli bölgeden memleketim Rize’de sıyrılma mücadelesi veriyor. Tüm bunlar iyi de, milli takımımızın hali ne olacak? Bu kadar tesis var. Dünyada kafaya oynayanların hiçbirinin böyle altyapısı yok, bizde var.

“BELEDİYECELİKTE CİDDİ BİR REFORMUN YAPILMASINA İNANIYORUM”

Arkadaşlar planlamayı yapıyorlar. Bizler bu ara aday tanıtımlarıyla ilgili günler vardır. Şimdi onları daha geri plana alacağım. Hiç gitmediğim büyük şehirler ve iller var. Benim memleketim Rize. Rize Belediyesi dediğimiz zaman, Rize merkez ilçe demektir. Bunlarla ilgili bir çalışma yapıp da adeta büyükşehir belediyesi haline getirsek diye de düşünmüşümdür. Bizim yerel belediyecilikte çok ciddi bir reformu yapmak zorunda olduğumuza inanıyorum. Bu seçimlerden alacağımız dersle, seçimler neticesinde elde edeceğimiz kazanımlarla inşallah gelecekte bununla ilgili planlar yapıp, adımlar atarız.

“HALKA HİZMETKÂR OLARAK BAKANLARA OY VERENLER KAZANACAKTIR”

Ben halkıma, milletime, özellikle gönül belediyeciliği anlayışıyla yaklaşacak belediye başkanları noktasında halkına efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya gelecek belediye başkanlarını oyunu verirken değerlendirirlerse kazanan olacaklarına inanıyorum. Halkına tepeden bakan, adeta halkına oy vermeye mecburmuş gibi bakanlarla bir yere varılmaz.