#

Gündem

“Bize sormadan imzalandı”

Soma’da Türkiye Kömür İşletmeleri’nde çalışan maden işçileri; Türkiye Maden İşçileri Sendikası ile Türkiye İşveren Sendikası arasında imzalanan toplu sözleşmeye itiraz etti. Maden işçisi Kenan Günsal, “Altı aydır devam eden toplu iş sözleşme görüşmeleri dün akşam saatlerinde bize sorulmadan imzalandı. Hepimizin hayalleri, bir ekmek parası cebimize koyabilmekti. Bunlar bize 1 liranın dörtte birini reva gördüler” dedi.

Somalı madenciler, Türkiye Maden İşçileri Sendikası ile Türkiye İşveren Sendikası arasında imzalanan ve 2023-2024 yıllarını kapsayan toplu sözleşmeye itiraz etti. Türkiye Maden-İş Sendikası Ege Bölgesi Şubesi’nde bir araya gelen maden işçileri, sözleşmenin öngördüğünü belirttikleri 25 kuruşu protesto etti. İşçiler, kurdukları “yardım sandığına”, 25 kuruş attı.

Maden işçilerinden Kenan Günsal, şunları söyledi:

“BİZE SORULMADAN İMZALANDI”

Bizler; Türkiye Kömür İşletmeleri maden işçileriyiz. Özelleştirme saldırısına direnen, deprem bölgesinde arama-kurtarma çalışmalarında günlerce varını yoğunu ortaya koyan onurlu maden işçileriyiz. Artan hayat pahalılığı ve beraberinde devam eden emek sömürüsü altında ezilen, yok sayılan maden işçileri olarak bir kez daha meydanlardayız.

Altı aydır devam eden toplu iş sözleşme görüşmeleri dün akşam saatlerinde bize sorulmadan imzalandı. Her zaman sendikacılara şunu belirttik: İşçiye sormadan bu sözleşmeleri imzalamayın. Hiçbir maddede elle tutulur iyileştirme yapılmamıştır. Aylardır bizi sözleşme sürecine dahil etmeyen, taleplerimize kulaklarını tıkayan sendika yöneticileri; toplu iş sözleşmesine imzasını atarak bizlere ihanet etmişlerdir. ‘Sözleşme imzalandığında, Ankara’dan dönüşte, bizleri davullarla zurnalarla karşılayacaksınız’ diyen yöneticiler nerede?

9 ay önce seçilen Soma Şube yöneticileri daha ilk sınavlarında sınıfta kalmışlardır.  Soma Ege Linyitleri İşletmesi’nde (ELİ) çalışan 1121 maden işçisinin sözleşme taleplerine sürecin daha en başında kulaklarını tıkamışlardır. Bu sözleşme döneminde hepimizin hayalleri, bir ekmek parası cebimize koyabilmekti. Bunlar bize 1 liranın dörtte birini reva gördüler.”

“MADEN İŞÇİLERİNE 0.25 KURUŞ REVA GÖRÜLMÜŞTÜR”

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Merkez Bölge Temsilcisi Selçuk Metin ise şöyle konuştu:

Bizi çok umutlandırmışlardı. Toplu sözleşme seçimden önce bitsin diye, avazımızın çıktığı kadar genel merkez bazında da bağırdık. Dedik ki, ‘Toplu sözleşmemizi, seçimden önce mutlaka ve mutlaka bitirin. Seçim sonrasında kim gelirse gelsin, kayıplarımız olacak’ demiştik. Toplu sözleşmeden sorumlu öğretim görevlisi ile yaptığımız görüşmede, ‘çok güzel sonuçlar alacağımızı’ belirtmişti. Ama sonuç, 0,25 kuruş, bizi hüsrana uğrattı. Yönetim, Genel Merkez bazında da sınıfta kalmıştır. Diğer kurumlar, 1 buçuk lira, 2 lira aldığı halde biz maden işçilerine 0.25 kuruş reva görülmüştür.

Hatırlarsanız Türk-İş Çerçeve Protokolünde, Türk-İş Başkanı; Sayın Cumhurbaşkanına ‘özellikle maden işçileri mağdur’ demişti. Bizi çok umutlandırmıştı. Şu anda tüm kamu kurumlarında en alt tabakada bizler kaldık. Bu toplu sözleşme masasında bu sözleşmeyi imzalayanların hepsini ben de protesto ediyorum.

Maden teknikeri Mustafa Şala şunları söyledi.

Maden işçisinin hangi koşullarda çalıştığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu üretimi yapabilmek için fedakârlıklarla sahadayız. İş yerimizin devamlılığı için, aylarca mücadele ettik. Sözleşmelerde bu mücadelenin parçalarından birisidir. Hayat standartlarımızı, yaşamımızı sürdürebilmemiz adına taleplerimizi ortaya koyduğumuz bir süreçtir.

Bir işçi sendikasının görevi; sürecin başından itibaren işçisiyle bir arada, her aşamada işçisine danıştığı, onun onayını aldığı bir toplu sözleşme sürecini geçirmektir. Birlikte mücadele vermektir. Ama ne yazık ki uzun bir zamandır Maden İşçileri Sendikası birçok başka sendika gibi; bürokratlaşmış bir yapıya sahip. İşçisinden kopmuş, olan biteni sır kapısının altında bitirmeye çalışan oralarda imzalayıp oldu bittiye getirmeye çalışan bir yapıya dönmüştür. Bugünkü yönetim de maalesef aynı anlayışın devamı durumundadır. Aslında büyük bir hayal kırıklığı değil, biz bu konuyu her aşamasında uyardık: ‘Bu mücadelenin içerisinde biz de olalım, işçiyi de bu sürece dahil edin, hep beraber mücadelesini verelim, hem iş yerimiz için hem ekmeğimiz için bu kavgayı verelim’ dedik. Ama maalesef bize bu süreci yaşattılar.

Bürokratik sendikacılık işçinin düşmanıdır, arkadaşlar. Bunu yenmediğimiz zaman, işyerlerimizi de ekmeğimizi de kaybederiz. Bugünden sonra da bu mücadelemiz sürecek. Maalesef bu yönetim gerçekten de sınıfta kalmıştır. Önümüzdeki süreç daha da çetin olacak.”